21 Ağustos 2014 Perşembe


YERYÜZÜNDE CENNETİ YARATMAK ÜZERİNE


Biliyorum yaşamın kargaşası içinde sevgide kalmak, olumluya odaklanmak çok zor. Ben de bu dünyada sizlerle birlikte yaşıyorum. Trafik çilesi, ikiyüzlü ilişkiler, insanın yüzüne tokat gibi çarpan gerçekler... üstelik orta doğu hâlâ kan gölü, hala çocuklar açlıktan ölüyor, birbirini hiç tanımayan insanlar ellerindeki silahları birbirlerine doğrultuyor... Düzen bu evet, ya öleceksin ya da öldüreceksin. Peki, hiçbir şey gelmiyor mu elimizden? Biz de yoldaki adamın omzuna çürütürcesine çarpıp özür bile dilemeden yolumuza devam edersek, mahvettiğimiz doğa için `elimizden bir şey gelmez` deyip köşemize çekilirsek, kadınların, çocukların dayak yemesine sessiz kalıp, parayı bulduğumuz anda çalışanlara hayatlarını zehir edersek, sokaktaki köpeğin açlığını umursamaz, su kaynaklarının kirletilmesine sesimizi çıkartmazsak bu karanlıkta daha ne kadar yaşayabiliriz? Sağlık, mutluluk, huzur gibi dilekler sadece özel günlerde öylesine söylenmiş temennilerden ileri gidebilir mi?

 Bu, zincirleme olarak dünyayı dolaşan karamsarlıktan, bulaşıcı bir hastalığa dönüşen hoşgörüsüzlükten sıyrılabilmenin bir yolu var dostlar. Size Çok ütopik gelmesin n'olur, gerçekten yapacağımız şey çok basit: sevgide kalmak... gülümsemek, iyiye ve güzele odaklanmak, başkalarının da iyiliği ve güzelliği görmesini sağlamak, onları da gülümsetebilmek. Hümanizmin şaha kalktığı gün, ışığımız büyüyecek, tüm evren ışık saçan meleklerle dolu olduğunda herkes kardeş olduğunu fark edecek, eline silah verilen adam `ben insan kardeşimi öldürmeyeceğim` diyecek, bir ağaç kesildiğinde, bir hayvanın daha nesli tükendiğinde, bir çocuk susuzluk çektiğinde evrenin çektiği acı yüreklerimize hissedilecek... biz çok kalabalığız kardeşlerim, buna dur diyebiliriz, bu gerçeği değiştirebiliriz.

 Görünmeyen bağlarla birbirimize bağlı olduğumuz bir gerçektir. Afrika`da ağlayan küçük bir kızın acısını ruhumuz hissetmekte, Kirletilen toprağın, kesilen ağaçların vicdan azabını farkında olmasak da yaşamaktayız. Bu yüzden de hangi konuma gelirsek gelelim gerçek mutluluğu asla hissedemiyoruz. Hep bir şeyler eksik gibi... Evet, eksik olan bir şey var Sevgi... bundan sonrası sevmek, kendini, doğayı, tüm evreni. ancak seversek kabul verebiliriz gerçeğe ve ancak kabul edebilirsek dönüştürebiliriz cehennemi cennete. çünkü kabul etmek soruna odaklanmaktan vazgeçip çözüm arayışına girmektir. soru varsa cevap her zaman gönderilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder