27 Mart 2015 Cuma

ES TEORİSİ

Evren genişliyor
Çünkü insan sayısı arttıkça olasılıklar artıyor ve her bir olasılık yeni bir paralel evren yaratıyor.

 "ya o sınavı kazansaydım"
"ya başka üniversitede farklı bir bölümde okusaydım"
"keşke onunla hiç birlikte olmasaydım"
"keşke ondan daha önce ayrılsaydım"
"keşke kariyerime odaklansaydım" 
"keşke bebeği dünyaya getirseydim"
"ya onunla evlenmeseydim"
"sigaraya hiç başlamasaydım"
"o tatile gitseydim"
"o fırsatı kaçırmasaydım"

Tüm seçimler, tüm pişmanlıklar, tüm olasılıklar yeni bir paralel evrenin oluşmasını sağlıyor  aslında. Gerçek benliğimiz, yani varlığımızın özü tüm paralel evrenleri görüyor ve zaman zaman bize olabileceklerle ilgili bir takım mesajlar veriyor. Rüyalar vasıtasıyla öz benliğimizle ve tanrısal boyutla iletişim kurar bir takım mesajlar alabiliriz. Bunların dışında dejavu gibi ya da adını koyamadığımız bazı hislerle de öz benliğimiz bizi uyarabilir. çünkü gerçek benliğimiz tüm olasılıkları, olmuş ve olacakları görmektedir. paralel evrenlerdeki similasyonlardan biri bunun oyun olduğunun farkına varır aydınlanmaya başlarsa, seçimler ve olasılıklara takılıp gücünü yitirmek yerine tek bir zamanı, Şimdi'yi sevinç ve kabulle yaşamayı başarırsa tüm güçleri elinde toplar ve aslında oyunu kazanmış olur. Çünkü bu oyunu kazanmanın tek şartı BİR olabilmektir. Ne kadar çok paralel evrenimiz varsa o kadar enerjimiz bölünüyor demektir. Öz benliğimiz bu kadar çok olasılığın olduğu bir oyunda bizimle daha az iletişim kurabileceği için kendimizi bu dünyaya hapsolmuş yalnızlaşmış hisseder, karanlığa çekiliriz. 
Kuantum fiziğinde atomaltı parçacıkların evrenin her yerinde AYNI ANDA varolması,, Fotonların birbirleriyle iletişim halinde olmaları, Schrödinger'in kedisi deneyi. Tüm bunlara bakarak ve Varoluş üzerine düşünerek ulaştığım teori yine Kadim bilgeliğin BİRLİK felsefesiyle birleşiyor. 

AN'a kabul vermek, olanı sevgiyle kucaklamak ve hayatı çok da ciddiye almadan sevinçle yaşamak işte bunun için çok önemli. Diğer paralel gerçekliklerden özgürleştiğimizde, bilgisayarda açılan sekmeleri kapatır gibi yaptığımız işlemlerin hızlanmasını, bilgisayarın rahatlamasını sağlıyoruz. Böylece tanrısal varlığımızın sadece bizimle iletişim kurabilmesini sağlayarak oyunu kazanmasına yardımcı oluyoruz. Zaten oyun, onun zihinsel simülasyonu ve bir var kalım sınavı. 

HER BİRİMİZ KENDİ TANRISAL VARLIĞIMIZIN SİMÜLASYONU OLDUĞUMUZ GİBİ ASLINDA TANRISAL VARLIKLARIMIZ DA DAHA ÜST BOYUTLU VARLIKLARIN SİMÜLASYONUDUR. BİR HOLOGRAM GİBİ, ASLINDA HER BİRİ TEKLİĞİN YANSIMALARI. BİRLİĞİN, TANRISAL ENERJİ BOYUTUNDAN PARÇACIK BOYUTUNA GEÇMİŞ HALİ...



18 Mart 2015 Çarşamba

ÇANAKKALE



"şehit olan dedelerimize Boşuna ölmediniz" demeyi çok isterdim, fakat içim acıyor...
üzgünüm boşuna ölmüşsün dedecim...
Daha 15 yaşındaydı bazılarınız, kimi çocuğunun doğduğunu bile göremedi, kimi sevdiği kızla hiç evlenemedi, kimi annesinin öldüğünü öğrenemedi, cenaze namazlarınız bile gıyabınızda kılındı... Şimdi kazandığınız topraklar birbir satıldı dedecim.
Sayenizde Çanakkale geçilemedi. ingilizler boğazları aşıp Rusya'ya silah yardımı yapamadığı için Rusyadaki içkarışıklık Bolşevik ihtilaliyle sonuçlandı. Bolşevikler, Çarlık Rusyanın yaptığı tüm gizli anlaşmaları dünya kamuoyuna duyurdu. Osmanlı topraklarının çoktan paylaşıldığı anlaşıldı. Türk halkı sayenizde uyandı dedecim. Çanakkale'de size ölmeyi emreden komutan, Kurtuluşa inanan idealist bir önder olarak yeni Türkiye'nin kurtuluş mücadelesini örgütledi, Kuvayi milliyeleri, Anadolu müdafai hukuk cemiyetlerini tek bir çatı altında birleştirdi. misak-ı milliyi hazırlayarak yeni Türkiye'nin sınırlarını çizdi, Ankara'da ingiliz işgalinden uzak, yeni bir millet meclisi açılmasını sağladı. Kütahya-Eskişehir  savaşının kaybedilmesiyle "sen soktun bizi bu işe, öyleyse ordunun başına geç" diye mecliste artan muhalefet ile başkomutan oldu. Sakarya ve Büyük Taaruz'la itilaf devletleri'nin piyonu olan yunanları Anadolu topraklarından çıkarttık. Mudanya Ateşkes antlaşmasını imzalarken karşımızda muhattabımız olan Yunanlılar bile yoktu dede. Mudanya ateşkes'ini ve lozan barış antlaşmasını itilaf devletleriyle imzaladık Ama itilaf devletlerinin sevr anltlaşması hayalleri hala devam etmekteydi. Mustafa Kemal, sadece savaş kazanan bir asker değil, aynı zamanda yeni Türkiye Cumhuriyetinin mimarıydı. 10 yılda yokluktan ve açlıktan bir ülke var etti. Fabrikalar açıldı, harf inkilabıyla okur yazarlık oranı 5yılda iki katına çıkarıldı, yurtdışına gönderilen öğrenciler dönüp tıp alanında, mühendislik alanında ülkesine hizmet etmek için kolları sıvadı. memleketin her yanına, sanat ve kültür gitsin diye halkevleri açıldı.
 Fakat bu toprakların değeri petrole bağımlılık arttıkça daha da iyi anlaşılıyordu. sadece petrol değil, sonrasında ortaya çıkan bor, ortadoğu'nun doğalgaz ve petrol zengini ülkelerine olan yakınlığı, tüm dinlerin göbek bağı ile bağlı olduğu kutsal toprakları, jeostratejik öneme sahip boğazları, zengin tarım toprakları, altın madenleri ve daha niceleriyle Anadolu kontrol altında tutulmak isteniyordu ve oyunun hilesi basitti. Irk ve mezhep ayrımı ile daha kolay bölüp, parçalayıp, yok etmek... Bunun için en ideal yol, Din'le uyuşturulmuş, okumayan, öğrenmeyen, sorgulamayan, korkak insanları robotlaştırarak asker haline getirmek ve kendilerine hizmet edecek Dinle milyonları peşinden sürükleyecek liderler peydah etmekti dedecim...

Amerikalılar gelecek diye genelevler boyatıldı. Hangi vatansever bundan rahatsız olmazdı ki. 6.filo'nun istanbul'da karaya çıkmasına engel olan vatanseverlere saldıranlar milliyetçi olduğunu zanneden ülkücülerdi dedecim. çünkü karşılarındakinin komünist olduğu öğretilmişti onlara. dağlarda savaş eğitimi, yakın dövüş eğitimi alıp salıverilmişlerdi sokaklara. "Kıbrıs Türktür Türk Kalacak" diye slogan atan öğrencilerin üzerine saldırıp, onların "komünist" olduğuna inanacak kadar körleştirilmişlerdi. Sonra gizli eller silahlı eylemlerle ortalığı iyice karıştırdı. Bir solcu kahvehanelerini tarandı, bir sağcı kahvehaneleri... Biraz provakasyonla Türkiye yangın yerine döndü. Sonra mı? sonra gelsin darbe.

Kürtçe konuştuğu için içeri atılan, işkence görenler mi ararsın, başı kapalı olduğu için ötekileştirilenler mi? Darbeyle birlikte şimdi sorun çıkartan kesimlerin eline haklı sebepler verildi dedecim. Onların kuyruğuna bu kadar basıldı ki, yarın milyonları etkileyip mücadelelerini temellendirebilsinlerdi.

Sağ-Solla başlayan kavga, Türk-Kürtle devam etti. sonrası mı? Belki sadece bir tahmin ama bence bundan sonra mezhep çatışması ortaya çıkarılacak dedecim. Alevi-Sünni... Nerden mi biliyorum? çünkü alevilere de çok fazla haklı sebepler verildi diş bilemeleri, düşmanlaşmaları için. Devlete vergi verip cemevi açamamaları çok büyük bir haksızlık değilmiş gibi, Maraş'ta, Çorum'da katledildiler, Madımak'ta yakıldılar. Şimdi susuyorlar. Düğmeye basıldığı an, provokasyonlar başladığında hayal bile etmek istemiyorum bu ülkeyi. Hep aynı oyun... Derviş mehmet ve çember sakallılar, Menemen'de onlarca insanı dinin korkutucu gücüyle arkalarına toplamadılar mı? şeyh sait isyanları ve daha nice şeyhin, şıhın arkasına gizlenmiş kargaşa...

Öldüğünüz topraklar birbir satıldı dedecim, ses çıkaranı komünist diye içeri attılar, haksızlığı göreni susturdular, medyayı ellerine geçirip halkı uyuttular, Tür­ki­ye­’nin tüm borç­la­rı sı­fır­lan­mış gi­bi bir ha­va ya­rat­ıp insanları kandırdılar. Dış borç­lar azalmak ne kelime, bu, bozguncu torunlarının iktidar döneminde dış borç yüz­de 200’e ya­kın arttı dedecim. IMF ‘ye öde­nen son borç tak­si­ti olan 421 mil­yon do­lar, Tür­ki­ye­’nin şu an­da mev­cut olan dış bor­cu­nun 800’de bi­riy­di sadece.  ama Kimse bilmiyor... çünkü kimse duyulması istenenler dışında hiçbir şey duyamıyor dedecim

Türk Telekom Araplar'a
Telsim İngilizler'e
Kuşadası Limanı İsrailliler'e
İzmir Limanı Hong Kong'lulara
Başak Sigorta Fransızlar'a
Adabank Kuveytliler'e
Avea Lübnanlılar'a
PetKim Azeriler'e
Tekel'in içkisi Amerikalılar'a
Tekel'in sigarası ABD ve İngilizler'e
Finansbank Yunanlılar'a
Erdemir Hollandalılar'a
Oyakbank Hollandalılar'a
Denizbank Belçikalılar'a
Türkiye Finans Kuveytliler'e
TEB Fransızlar'a
Cbank İsrailliler'e
MNG Bank Yunanlılar'a
Dışbank Hollandalılar'a
Yapı Kredi'nin yarısı İtalyanlar'a
Enerjisan'ın yarısı Avusturyalılar'a
Garanti'nin yarısı Amerikalılar'a
İzocam Fransızlar'a
Demir Döküm Almanlar'a
SATILDI dede,...

Devlete ait neredeyse her şeyi satarken bayram havası estirdiler. Azıcık okuyan, azıcık bilen, azıcık karşı duranları Ergenekondan içeri attılar, hukuku ele geçirdiler ve yine dinle kandırdılar dedecim, 'türban' dediler, 'Allah' dediler, bizim bacımız dediler ama İNSAN diyemediler. Biliyor musun 15 yaşında 16 kilo ölen küçücük bedenin arkasından acılı annesini yuhalattılar. Kendi gibi düşünmeyeni insandan saymadılar, zaten aleviydi dediler, zaten içki içiyordu dediler, zaten bakire değildi dediler, zaten mini etek giyiyordu dediler ve kendilerini hep AKladılar dedecim, hırsızlık yaptılar, yolsuzluk yaptılar, evlerinde trilyonlarca rüşvet paralarını sakladılar
"cami yaptıracaktık" deyince yine aklandılar. Yaptıkları her hileyi, her yolsuzluğu iyi bir amaca hizmet ediyormuş gibi gösterip ülkeyi mahvettiler.
boşuna öldün dedecim, boşuna bırakıp gittin beşiğinde mis kokulu yavrunu, boşuna aç kaldın ve boşuna aç bıraktın köyde geri kalanları.
üzgünüm... Rahat uyuyamadığını biliyorum. inan, ben de rahat uyuyamıyorum...